Şeytan
hizmetçi kılığına girmiş ve yirmi sene Cüneyd-i
Bağdadî Hazretleri'nin
yanına gidip gelmişti. Bir türlü gönlüne vesvese vermeye, ona
istediklerini
yaptırmaya muvaffak olamamıştı.
Birgün:
- Ey
Üstad! Yoksa siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? dedi.
Hazreti
Cüneyd:
- Sen
lanetli İblissin. İlk geldiğin andan beri seni tanıyorum,
buyurdu.
Şeytan:
- Ey
Sultanü'l Muhakkikin! Sizin kadar yüksek dereceye ulaşan başka
bir büyük zat tanımıyorum. Yirmi senedir size hiçbir isteğimi
yaptırmaya
muvaffak olamadım, dedi.
- Defol mel'un! Şimdi de beni kendini beğenme hastalığına düşürerek mahvetmek mi istiyorsun! Yirmi senede yapamadığını yirmi saniyede mi yapacaksın? Yıkıl karşımdan! diye bağırdı.
İnsanın
en zayıf damarı "Sensin!" denilerek, koltuğunun altına girmektir.
Nice cahil, günahkar, kendisini alim ve faziletli zannederek bu şekilde
İslam'a zarar vermiş, verdirilmiştir. Günümüzün de en teklikeli
hastalıklarından
da birisi budur.
(1)
YÜZ VERMEDİN!
Fakîh Îsâ bin Muhammed şöyle anlatır:
Uzak bir diyârda idim. Abdullah el-Ayderûs'u açıkça
bulunduğum yerde
görmeyi temenni etmiştim. Mescide gittim. Oraya bir dilenci ve yanında
birisi gelip benden bir şey istedi. Bir şey vermedim. Oradan ayrılıp
başka yere gittim. O dilenci ve yanındaki kişi benim arkamdan geldi.
Sonra yine yanıma yaklaşarak benden bir şeyler istedi. Yine yüz
vermedim. Bunun üzerine o dilenci ve yanındaki ayrılıp gitti. Bir
müddet sonra ben, Abdullah el-Ayderûs'un bulunduğu yere döndüm.
Şeyh
Abdullah'ın yanına giderek;
- Ben sizi gittiğim yerde alenen görmeyi
temenni ettim. Lâkin bu isteğim hâsıl olmadı,dedim.
Bunun
üzerine Ebû
Muhammed el-Ayderûs ;
-
Sana alenî görünmem hâsıl oldu. Falan gün duhâ
vaktinde sen falan mescidde idin. Senin yanına bir dilenci geldi.
Yanında birisi de vardı. Senden bir şeyler istediler. Onlara bir şey
vermedin. Sonra kalkıp bir yere gittin. Onlar da seni tâkib etti ve
yine bir şeyler istediler. Yine yüz vermedin. İşte o dilencinin
yanındaki ben idim. Ben, senin yanına o kılıkla gelmiştim, dedi.
Ben;
- Efendim! Sizin dedikleriniz doğrudur. Fakat o size fazla
benzemiyordu,deyince,
Şeyh
Abdullah da;
- Eğer ben bu hâlimle senin yanına gelse idim, sen beni tanır ve insanlara haber verirdin, buyurdu. (2)
KAYNAK:
1) Mehmet Akar, Mesel Denizi, Nil Yayınları, İstanbul
2001, s. 147-148
2) Evliyalar Ansiklopedisi, İhlas