Padişahlar meclisinin
kandili Sultan Mahmut Gazne'den
kalkıp Hintlilerle savaşa gitmişti.
Hintlilerin pek
kalabalık olan ordularını görünce canı sıkıldı,
şaşırdı. O adil sultan bir adakta bulundu; "eğer" dedi, "Bu
orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimetleri yoksullara
dağıtayım." Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut galip gelmiş, sayısız
ganimetler
elde edilmişti. O kara yüzlü düşman bozulup dağılmış, ardına da bir
parçasına
bile kimsenin değer biçemeyeceği ganimetler bırakmıştı.
Sultan, hemen
adamlarından birini çağırıp dedi ki:
- Bu ganimetleri
yoksullara dağıt. Çünkü savaştan Önce Allah'a adakta
bulunmuştum. Şimdi bu adağımı yerine getirmem lazım."
Herkes itiraz
etti,
- Bunca mal, bunca
altın değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere
ver, memnun olsun, düşmanına kinlenerek savaşa hazırlansın, ya da emret
hazine
ne götürsünler" dediler.
Sultan tereddüde düştü,
düşünceye daldı. Adağımı yerine
getirip yoksullara mı dağıttırayım, yoksa dediklerini mi yapayım, diye
şaşırdı
kaldı. Tam o sırada Ebul Hüseyn denen zeki bin meczup ordunun içinden
geçiyordu. Sultan Mahmut onu uzaktan görünce "hah" dedi, "Şu meczubu
yanıma getirteyim, ona sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o ne asker
tanır,
ne de sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler."
Ebul HÜseyn'i yanına
çağırdı, olayı ona olduğu gibi anlattı.
Meczup dedi ki:
-Sultanım şimdi iki
şeyden birini yapmak gerek. Eğer bir
daha Allah'a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap,
adağını
düşünme. Yok, bir zaman gelecek, yine işin ona düşecekse utan, onlara
uyma sakın,
adağını yerine getir. Madem Allah sana yardım etti, işini düze çıkardı;
demek
ki kendisine düşeni yaptı. Sana düşen iş nerde peki? Niçin sözünü
yerine
getirmiyorsun?
Sonunda Sultan Mahmut
ganimetin hepsini yoksullara dağıttırdı,
sonu da adı gibi Mahmut oldu.
Sultan Mahmut'un Put Yaktırması
Sultan Mahmut'un
askerleri Sumenat'ta, Lat adındaki putu
ele geçirmişlerdi. Hintliler bu putu geri almak için yirmi batman
altın
vermeyi teklif ettiler sultana. Ama sultan hiçbir şekilde putu satmaya
razı
olmadı. Odun yığdırıp ateşledi, putu da ateşe attı.
Serkeşin biri,
- Yakmamalıydı, altın
puttan daha
iyidir elbet, satması gerekirdi, dedi.
Sultan Mahmut bu
sözleri duydu ve;
- Kıyamet günü Allah'ın
herkesin önünde 'Azer'le Mahmud'a iyi bakın, bunların ikisi de birdir.
birisi
put yontar, yapar, öbürü de satardı.' demesinden korktum." dedi.
Sonra da
putu ateşte Güzelce yaktırdı. Put yakınca puttaki mücevherler eridi,
tam yirmi
batman ağırlığında mÜcevher meydana geldi. İstenen şey, bedavadan ele geçmişti!
Sultan dedi ki:
- Lat'ın hak ettiği buydu, elde ettiğim şeyler de Allah'ın bana mükafatı.